GELENEĞİN BİRİKİMİNDEN YENİ BİR DÜŞÜNCENİN İNŞASINA...

BAĞIŞ E-BÜLTEN

14 Ağustos 2018

İslam İktisadı ve Emek Çalıştayı

İslam İktisadı Atölyesinin üçüncüsü 3-5 Nisan 2015 yılında “İslam İktisadı ve Emek” konusu ile İstanbul’da düzenlendi. İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği, İlmi Etüdler Derneği (İLEM), Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği’nin (İGİAD) İstanbul Ticaret Üniversitesi ile birlikte gerçekleştirdikleri Atölyede geçmiş yıllarda olduğu gibi uluslararası düzeyde katılım oldu.

İktisadi kuram ve tarihin en önemli kavramlarından biri emektir. Emek faktörü olmadan üretim, bölüşüm, değişim ve yeniden dağıtımın tasarımı mümkün değildir. Bu nedenle iktisat bilimi, üretim faktörlerini emek, sermaye, tabii kaynaklar ve nihayet müteşebbis olarak değerlendirmekte; emeği bunların en önemlisi olarak görmektedir. Bunun nedeni emeğin doğrudan insan ile ilgili olması ve insanın olmaması halinde diğer faktörlerin kendi başlarına bir anlam ifade etmemeleridir. Emeğin oynadığı bu merkezi rol, Marksist ve Kapitalist iktisat teorisyenlerinin de temel hareket noktalarından biri olmuştur. Nitekim Adam Smith ve David Ricardo gibi klasik/liberalist iktisat teorisyenleri emek-değer teorisini kendi yaklaşımlarının merkezine yerleştirmişledir. Aynı şekilde Marx’ın kapitalizme yönelttiği temel eleştirilere emek-değer tartışması kaynaklık etmekte ve nihayet Marx emeğin kapitalist toplumda bir meta haline geldiği üzerinde durarak işçi sınıfının en temel gücünün emek olduğunu vurgulamaktadır.

Klasik iktisat kuramının doğuşundan bu yana emeğin teknolojik gelişmelere paralel bir şekilde kol gücünü aşıp zihinsel faaliyetleri de kuşatacak geniş bir anlamda kullanılması, günümüzde konu ile ilgili tartışmaları çeşitlendirmektedir. Zira erken dönem iktisat teorisyenlerinden itibaren emek kavramı sürekli üretim, sermaye ve gelir dağılımı sorunsalı ile iç içe incelenmiş ve farklı görüşlere sahip ekonomistler tarafından değişik değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Günümüze gelindiğinde uluslararası şirketlerin kurulması, emeğin iş gücünün ötesine geçerek farklı şekillerde kullanılması, örneğin “emeğin sömürüsü” kavramını daha önemli kılmıştır. Bu nedenle günümüz ekonomilerinin ve çok uluslu şirketlerin emek tanımlamaları ve bunun karşılığının tespiti modern ekonomi tartışmalarında önemli bir yere sahiptir. Pekâlâ, küresel ölçekte tedarik zincirinin bir halkası olarak toplam faktör verimliliğinin bir parçası olarak emeğin farklı iktisadi coğrafyalardaki yeri ve tanımı nasıl gelişmiştir? Bu büyük sorunun yanında acaba İslam dünyasındaki durum nedir?

İslam dünyasında mevcut şirketler ve yapmış oldukları ticari faaliyetler söz konusu olduğunda, en başta iktisadi yönetişim alanındaki başlıca aktörlerin (hükümetler, şirketler/üreticiler ve tüketiciler) emeğe dair algılarının ne olduğu önemli bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Bu çerçevede konu ile ilgili bir dizi soru gündeme gelmektedir. “İslam İktisadı ve Emek” başlıklı üçüncü İslam İktisadı Atölyesi ile bu sorular irdelendi.